Gönül Doğan: Rıza Bey, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Müzik yolculuğunuzun başından itibaren inanılmaz bir kariyer inşa etmişsiniz. Müziğe olan ilginizi ne zaman ve nasıl keşfettiniz? Bu yolculuk nasıl başladı?

Rıza Gökbayrak: Ben teşekkür ederim, Gönül Hanım. Müziğe olan ilgim çok küçük yaşlarda başladı. Henüz 8 yaşındayken, bir marangozdan gitar şeklinde bir ahşap kestirmiştim. Onun üzerine okulda kullandığım kırmızı kalemlerle tel ve gitar görünümünü anımsatacak çizimler yapmıştım. O ahşap parçası bana gerçek bir enstrüman gibi gelmişti. Şarkıları önce mırıldanarak, sonra da yüksek sesle söyleyerek kendi kendime bir müzikal yolculuğa başladım.

Gönül Doğan: Ne kadar ilginç bir başlangıç! Peki, bu ilginiz nasıl bir eğitim sürecine dönüştü? Müzik eğitiminizi nasıl aldınız?

Rıza Gökbayrak: Ailem müzikle yakından ilgiliydi, bu yüzden beni hep desteklediler. Özellikle bağlama çalan eniştem, müzik sevgimi fark etti ve beni kursa davet etti. Bu benim için büyük bir dönüm noktasıydı. Sekiz yıl boyunca bağlama eğitimi aldım, bunun yanında şan dersleri de gördüm. Ayrıca, gitar çalmayı da kendi kendime öğrendim. Bu süreçte cümbüş, mızıka, perdesiz bağlama ve daha pek çok enstrümanı çalmayı da öğrendim.

Gönül Doğan: Müzik yolculuğunuzda farklı enstrümanlara olan ilginiz gerçekten hayranlık uyandırıcı. Peki, 16 yaşında kurduğunuz "Grup Yarınlara Haykırış" ile olan deneyiminizden biraz bahseder misiniz? Grup kurma fikri nasıl ortaya çıktı?

Rıza Gökbayrak: 16 yaşında, müziğe olan ilgim ve yeteneğim iyice olgunlaşmıştı. Kurs aldığım dönemde tanıştığım arkadaşlarımla birlikte bu grubu kurmaya karar verdik. Çeşitli mekanlarda ve sivil toplum örgütlerinin etkinliklerinde çalmaya başladık. Grubumla birlikte ilk konserlerimizi ailemize ve yakın çevremize verdik. Yerel TV ve radyo programlarına da katıldık. Grubumla birlikte sahnelerde çaldıkça, müziğe olan bağlılığım daha da arttı.

Gönül Doğan: Müziğe olan bu derin bağlılığınız, solo kariyerinize nasıl yön verdi? Grubunuzdan ayrılma süreciniz nasıldı?

Rıza Gökbayrak: 20 yaşında, grup üyeleri farklı meslekler seçmeyi düşündüklerini söylediklerinde, müzik kariyerime solo olarak devam etme kararı aldım. Müzik benim için bir yaşam biçimi haline gelmişti, bu yüzden hayatımı tamamen müziğe adadım. 20 yaşından sonra, ülkemizin 45 farklı şehrinde müzik yaparak solo kariyerimi inşa ettim. Henüz ünlü olmadan önce bile milyonlarca insanla buluştum ve onlara kalbimdeki müziği sundum.

Gönül Doğan: Bu gerçekten etkileyici bir başarı hikayesi. Şimdi de son çalışmanız “Kırmızı” isimli single’a değinmek istiyorum. Bu çalışma nasıl ortaya çıktı ve müzikseverlerle buluşma süreci nasıldı?

Rıza Gökbayrak: "Kırmızı," benim için çok özel bir çalışma oldu. Müzikte evrensel bir vizyona sahibim ve bu single da bu vizyonun bir parçası. Anadolu Rock türünde bir parça olarak ortaya çıktı, ama içinde çeşitli etnik ve folklorik unsurlar da barındırıyor. Bu şarkıyla birçok müzik türünü harmanlayarak kendi tarzımı yansıttım. 196 dijital platformda yayımlandı ve YouTube'da da dinleyicilerle buluştu. Şimdi, bu yolda daha da ileri gitmek istiyorum.

Gönül Doğan: Son olarak, müziğinizin tarzını ve sesinizi nasıl tanımlarsınız? Bu özel karışım nasıl oluştu?

Rıza Gökbayrak: Müzik tarzım, Anadolu Rock ve halk müziği öğelerinin bir birleşimi olarak tanımlanabilir. Cem Karaca’nın müziğinde olduğu gibi, derin sözler ve güçlü bir anlatım var. Ancak, Barış Akarsu’nun enerjisini de hissedebilirsiniz. Kendi sesime gelince, bu ses, yıllar içinde çaldığım farklı enstrümanlar ve kültürlerden etkilenerek oluştu. Her performansımda kendimden bir parça bırakıyorum ve bu beni diğerlerinden ayıran bir stil yaratıyor.

Gönül Doğan: Rıza Bey, samimiyetiniz ve paylaştığınız bu değerli bilgiler için çok teşekkür ederim. Müzik yolculuğunuzda başarılarınızın devamını diliyorum.

Rıza Gökbayrak: Ben teşekkür ederim, Gönül Hanım. Bu keyifli sohbet için minnettarım. Müziğimi paylaşmak ve insanlara dokunabilmek benim için en büyük mutluluk.

Rıza Gökbayrak, müziğinde Anadolu Rock’ın derin köklerini Barış Akarsu’nun enerjisiyle harmanlayarak, kendi özgün tarzını yaratmış bir sanatçı. Sesindeki yoğunluk ve tutku, onu dinleyiciler için unutulmaz kılıyor. "Kırmızı" isimli son çalışmasıyla da müzikseverlerle buluşarak, evrensel bir sanatçı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.