Günümüz Türkiye'sinde, siyaset arenasında yaşanan gerilim ve çirkefleşme, toplumun her kesiminde derin yaralar açmaya devam ediyor. Küfür etme yarışı, artık bir rekabet haline gelmiş durumda; ahlaki değerler ise bu yarışta geri planda kalıyor. Hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar ve vergilerdeki aşırı yüklenme, halkın omuzlarına ağır bir yük bindirirken, toplumun büyük bir kısmı geçim sıkıntısıyla boğuşuyor. Bu sıkıntılar, insanlarda sabır ve ahlakı törpülerken, vicdanın sesini susturuyor.
Ne yazık ki, hayatta kalmak için her yolu mübah gören bir anlayış, toplumun geneline yayılmış durumda. Eskiden saygı duyulan değerler hızla kayboluyor; vicdan, saygı ve ahlak gibi kavramlar, neredeyse günlük yaşamımızdan tamamen silinmiş durumda. Ancak, bu noktada dini vaizler ve tarikatlar, toplumun ahlaki çöküşüne dair suskun bir tavır sergiliyor. Oysa ki, geçmişte şeriat taleplerini dile getiren, sarıklı yürüyüşlerle sokaklara dökülen bu gruplar, bugün neden sessizliğe büründü? Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden, şeriat isteyen bu gruplar, artık neden aynı cesareti göstermiyor?
Göçmenler konusunda ümet ve kardeşlik vurgusu yapan tarikat mensupları, kaç göçmene kucak açtı? Kaçını kardeş olarak kabul etti? Bu sorular, toplumsal vicdanın bir yansıması olarak karşımızda duruyor. Artık sistemin işleyişinden rahatsız olan halk, bu soruların cevabını bekliyor. Ekonomik durumlardan kimse memnun değil; ancak rant peşinde koşan, tuzu kuru yandaşlar ve parti fedaileri, pozisyonlarını koruma telaşında.
Bugün edebiyat, sanat ve spor, toplumun gündeminden neredeyse tamamen çıkmış durumda. Yazarlık, romancılık ve hikayecilik gibi alanlarda eser üretenler bile, artık günümüzün sorunlarına odaklanıyor. Ya yandaş olacaksınız ya da muhalif; bu ikili yapının dışına çıkmak neredeyse imkansız hale gelmiş durumda. Ancak, bu zorlu koşullar altında dahi, topluma ayna tutacak, gerçekleri gözler önüne serecek ve birliğe davet edecek makaleler, hikayeler, eserler kaleme alınmalı.
Birlik Zamanı Geldi de Geçiyor
İçinde bulunduğumuz bu dönemde, toplum olarak derin bir bölünmüşlük yaşıyoruz. Bu bölünmüşlük, sadece siyasi arenada değil, aynı zamanda günlük yaşamımızda da kendini gösteriyor. Ancak unutmamalıyız ki, bölünerek değil, birleşerek güçlenebiliriz. Artık birbirimizi anlamaya, dinlemeye ve empati kurmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Farklı görüşlere sahip olabiliriz, ama ortak bir gelecekte buluşmamız gerektiğini unutmamalıyız. Çünkü birliğimiz, yarınlarımızın teminatıdır.
Toplum olarak, vicdanımızı, saygımızı ve ahlakımızı yeniden kazanmak için el ele vermeliyiz. Hayatın her alanında birbirimize destek olmalı, ortak sorunlarımıza çözüm aramalıyız. Birlikte hareket etmek, bizi daha güçlü kılacaktır. Artık birlik olma zamanı geldi de geçiyor. Ancak birlikte, bu zorlu süreçleri aşabiliriz.
Yorum Yazın